İnsan Hakları Sözlüğü
İnsan Hakları Sözlüğü
Amerikan Haklar Bildirgesi: ABD Anayasası’nda ifade ve inanç
özgürlüğü gibi bazı temel hakları güvence altına almak için yapılan ilk 10 değişiklik.
Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU): ABD'de açtığı davalar ve
yürüttüğü kampanyalarla bireysel hak ve özgürlükleri savunmaya adanmış sivil
toplum örgütü.
Anti Balistik Füze Antlaşması: 26 Mayıs 1972'de ABD ve Sovyetler
Birliği arasında imzalanan ve her iki ülkede anti-balistik füze sistemlerinin
konuşlandırılmasını kısıtlayan bir antlaşma.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve
ek protokolleriyle güvence altına alınmış olan temel hakların çiğnenmesi
durumunda bireylerin, birey gruplarının, tüzel kişiliklerin ve diğer
devletlerin, belirli usul kuralları çerçevesinde başvurabileceği uluslararası bir
yargı organıdır. Avrupa Konseyi'ne bağlı olarak 1959 yılında kurulmuştur.
Fransa'nın Strazburg şehrinde faaliyetlerini sürdürmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS): İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesi’nde bulunan hakları topluca güvence altına almak için Avrupa Konseyi
üyelerinin üzerinde anlaştıkları, 4 Kasım 1950’de Roma’da imzalanan ve 3 Eylül
1953’te yürürlüğe giren, tam adı “İnsan Hakları ve Özgürlüklerinin Korunmasına
İlişkin Avrupa Sözleşmesi” olan uluslararası sözleşme.
Aydınlanma: 18. yüzyılda, daha önce kabul edilmiş gelenekleri irdelemek
için akıl ve bireyciliğin kullanımını savunan felsefi bir hareket. Hareket
politika, din ve eğitim alanlarında reformlarla sonuçlandı.
Barış Gücü: Silahlı kuvvetlerin belli bir bölgeye veya ülkeye
yerleştirilmesiyle barış ve güvenliğin sağlanması girişimi. Genel olarak, bu
tür operasyonlar, bir devletin yeniden yapılandırılması ve çatışmadan çıkışına
yardım edilmesi amacıyla, çatışma sonrası koşullarda Birleşmiş Milletler
himayesinde yönetilmektedir.
Birleşmiş Milletler (BM): II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden
sonra 1945 yılında uluslararası barış, güvenlik ve işbirliğinin geliştirilmesi
için kurulan uluslararası organizasyon. 1945 yılında San Francisco'da bir araya
gelen 51 kurucu ülke tarafından imzalanmış olan tüzük hükümlerine göre oluşturuldu.
Birleşmiş Milletler Şartı: Birleşmiş Milletleri kuran 51 kurucu
ülke tarafından imzalanan, tüzük niteliğinde belge. Daha sonra BM'ye katılan
bütün ülkeler de bu belgeyi imzalamıştır. Birleşmiş Milletlerin yapısını ve
işleyişini, bir anayasanın bir devletin yapısını ve işleyişini açıkladığına
benzer şekilde tasvir etmektedir.
Bölüm VII: Birleşmiş Milletler Şartının Güvenlik Konseyi'nin icra
yetkilerini özetleyen kısmı. VII. Bölüm uyarınca Güvenlik Konseyi, barışa karşı
herhangi bir tehdidin ya da saldırganlık eyleminin varlığını belirleme ve
ardından uluslararası barış ve güvenliğin yeniden tesis edilip, sürdürülmesi
için silahlı kuvvetlerin kullanımını yetkilendirme gücüne sahiptir.
Cenevre Sözleşmeleri: Savaşın yürütülmesi için uluslararası yasal
standartları sağlayan dört antlaşma serisi. Bu dört sözleşme yaralı ve hastaların
karada, denizde tedavisini ve ayrıca savaş esirlerinin tedavisi ile savaş
zamanında sivillerin korunmasını kapsar.
Cezasızlık Sözleşmeleri: Tipik olarak Amerika Birleşik Devletleri
ile diğer ülkeler arasında imzalanan, diğer ülkenin bir ABD vatandaşını Uluslararası
Ceza Mahkemesi’ne teslim etmeyeceğini garanti eden, böylelikle ABD vatandaşları
için açık bir muafiyet sağlayan anlaşmalara atıfta bulunan bir terim.
CIA: Amerikan Merkezi İstihbarat Ajansı’nın İngilizce adının
kısaltması. Amerika Birleşik Devletleri dışındaki istihbarat ve bilgilerin
toplanması ve analizinden sorumlu ABD hükümet ajansıdır.
CNN Etkisi: Kamuoyunun, özellikle savaş veya kriz dönemlerinde,
televizyonda gösterilen görüntülerle şekillendirilmesine verilen ad.
Çok Taraflı: İkiden fazla ülke veya taraf içeren.
Dayanışma: Bir grubun üyeleri arasında mevcut olan menfaat veya
amaç ya da dostluk birliği. 'Kardeşlik' kavramına benzer.
Doğal Haklar: Doğal hukuktan doğan haklar, doğadan kaynaklandığı
düşünülen ve beşeri erkler tarafından konulan kanunlara ek olarak insan
eylemlerini bağlayan yasalar.
Ebu Gureyb: 2004'te mahkumlarına ABD personelince işkence edilen,
Irak'taki bir cezaevi.
Egemen Devlet: İçişleri üzerinde mutlak yetkisi bulunan, bağımsız,
kendi kendini yöneten devlet.
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi: İnsan Hakları
Evrensel Bildirgesi’nde ilan edilen birçok sosyal ve kültürel hakkı
somutlaştırarak içeriğinde yer veren, yasal olarak bağlayıcı bir antlaşmadır.
Anlaşma çalışma hakkının; işyerinde olumlu ve adil koşullara sahip olma hakkının;
sendika kurma hakkının; grev hakkının; doğumdan sonra annelere koruma hakkının;
yeterli yaşam standardı hakkının; bedensel ve zihinsel sağlık hakkının; eğitim
hakkının ve diğer temel kültürel ve ekonomik hakların ayrım yapmaksızın yürütülmesini
sağlar.
Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi: Birleşmiş Milletler kararı
uyarınca, etnik temizlik ve Srebrenica katliamı gibi 90’lı yıllarda Bosna'daki iç
savaş sırasında meydana gelen savaş suçlarından sorumlu olanları kovuşturan uluslararası
mahkeme.
Etnik Temizlik: Bir etnik grubun, bir bölgeden veya toplumdan,
zorla göç veya soykırım yoluyla sistematik olarak elimine edilmesi.
Geleneksel Uluslararası Hukuk: Hukuk kuralları, yasaların
kendilerinin bu şekilde davranmasını gerektirdiği inancından hareket eden
devletlerin tutarlı davranışlarından kaynaklanmıştır. Yani devletlerin ısrarlı
ve alışılmış uygulamalarının, gelecekteki eylemleri için yasal bir emsal
oluşturacak olduğu düşünülebilir. Bu bağlamda Geleneksel Uluslararası Hukuk, Uluslararası
Adalet Divanı, hukukçular, Birleşmiş Milletler ve üye devletleri tarafından genel
hukuk ilkeleri ve uluslararası antlaşmalarla birlikte, uluslararası hukukun
temel kaynakları arasında kabul edilir.
Gelişme Merdiveni: Her devletin gelişme sürecinin sonunda endüstriyel
bir devlet haline geleceği iddiasındaki paradigmada aşamalı adımları ifade eden
terim.
Genel Kurul: Birleşmiş Milletlerin ana müzakere organı. Her üye
ülke mecliste temsil edilir ve bir oy hakkı vardır.
Genel Sekreter: Birleşmiş Milletler'in baş yöneticisi. Genel
Sekreter, BM Güvenlik Konseyi tarafından aday gösterilir, Genel Kurul
tarafından ise beş yıllık süre için atanır. Genel Sekreter, Güvenlik Konseyi’nin
(İngiltere, Çin, Fransa, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri) daimi üyelerinden
birinin vatandaşı olamaz.
Geri Gönderme Yasağı: Hükümetlere, hakkında sistematik işkence
uygulandığına dair makul şüpheler bulunan diğer ülkelere, kişileri iade etmeyi
men eden (İşkence ve Diğer İnsanlık Dışı ya da Aşağılayıcı Muamele veya Cezaya Karşı
BM Sözleşmesi’nin 3. maddesinden kaynaklanan) yasak.
Guantanamo Hapishanesi: ABD'nin Küba'daki askeri üssünün içinde 2002
yılında kurulan ve Afganistan, Irak ile diğer ülkelerden ABD kuvvetleri
tarafından toplanan ‘yasadışı savaşçıların’ tutulduğu, işkence iddialarıyla
ünlü hapishane.
Güvenlik Konseyi: Birleşmiş Milletler'in uluslararası barış ve
güvenliğin sağlanmasından sorumlu birimi. Bu karar organı, her biri önerilen
herhangi bir kararı veto edebilen beş daimi üyeden ve iki yılda bir seçilen ve
veto hakkına sahip olmayan on geçici üyeden oluşmaktadır. Beş daimi üye
İngiltere, Çin, Fransa, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri'dir.
Helsinki Nihai Senedi: 1975 yılında Helsinki’de imzalanan ve Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Konferansı'nı (AGİK) –sonradan adı Avrupa Güvenlik ve
İşbirliği Teşkilatı (AGİT) olarak değişmiştir- oluşturan belgedir. Amerika
Birleşik Devletleri, Kanada, Sovyetler Birliği ve Avrupa'nın birçok ülkesinin
katılımıyla imzalanan bir anlaşmadır. Belge, o tarihte var olan devlet sınırlarını
tanıdı; aynı zamanda, kendi kaderini tayin hakkı da dahil olmak üzere, insan
haklarına ve temel özgürlüklere saygı özenli bir şekilde ifade edildi.
Holokost: İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi rejimi tarafından
yürütülen ve Avrupa Yahudileriyle, diğer bazı grupları hedef alan (Sovyet savaş
esirleri, Çingeneler, eşcinseller, zihinsel engelliler), toplam kurban
sayısının 11 milyonu bulduğu tahmin edilen soykırım.
İade: Ülkeler arasında önceden var olan bir anlaşmaya istinaden bir
kaçağın, başka ülkelerin yetkililerine teslim edilmesi eylemi.
İlahi Hak: Hükümdarların yönetme yetkilerini halktan değil,
Tanrıdan aldıkları fikridir.
İltica: Bir hükümetin başka bir ülkeden bir politik mülteciye
vermiş olduğu iadeden koruma ve bağışıklık.
İnsan Hakları Derneği (İHD): İnsan hakları savunuculuğu yapmak için
1986 yılında kurulan ve o tarihten bu yana Türkiye’de alanında en ciddi
faaliyeti gösteren sivil toplum kuruluşu. Birçok yerli ve yabancı STK ve
vakıfla işbirliği içinde çalışmalarını sürdüren İHD, Türkiye İnsan Hakları
Vakfı’nın ve Türkiye’nin ilk İnsan Hakları Kütüphanesi’nin açılmasına öncülük
etmiştir. İHD, Ankara’daki Genel Merkez binasında 1998 yılında suikasta uğrayan
Genel Başkanı Akın Birdal başta olmak üzere çok sayıda aktivistinin insan
hakları mücadelesinde ödediği somut bedellerle, bu alanda dünya çapında
yürütülen mücadelede ayrı ve saygın bir yere sahip STKların arasına girmiştir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (İHEB): Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından
hazırlanan ve 10 Aralık 1948'de BM Genel Kurulu'nun Paris'te yapılan oturumunda
kabul edilen 30 maddelik bildiridir.
İHEB üzerinde anlaşmaya varılan hakların pratik korunması için hukuki
çerçevenin çizildiği bir ilke beyanıdır. Yasal olarak bağlayıcı bir belge
değildir. Yine de insan hakları tarihinin en ilham verici, en etkili
belgelerinden birisi olmayı başarmıştır.
İnsan Haklarının Kuşakları: İnsan haklarının tarihsel gelişim
sırasına göre farklı kuşaklar altında ele alınması gerektiğini öne süren
yaklaşıma göre; Birinci Kuşak Haklar temel medeni ve siyasi hakları
içermektedir; özgürlük hakkı, yaşam hakkı, inanç ve ifade özgürlüğü vb. İkinci Kuşak
Haklar toplumsal, ekonomik ve kültürel niteliktedir; istihdam, konut ve sağlık
hizmetlerine erişim üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Üçüncü Kuşak Haklar, sağlıklı bir çevre hakkı, kültürel mirasın
korunması hakkı ve sosyal kalkınma hakkı gibi daha geniş bir haklar aralığını
kapsamaktadır. Dördüncü ve en yeni kuşak haklar ise bilimsel ve teknolojik
gelişmelerin yol açacağı gelişmelere yönelik olarak gündeme gelmektedir.
Örneğin gen teknolojisindeki gelişmeler belli etik sorunları ve sorgulamaları
beraberinde getirmektedir. Bu kuşakta yer alan haklara ilişkin ilk düzenleme
örnekleri insan kopyalamayı yasaklayan Avrupa Konseyi Belgeleridir.
İnsanlığa Karşı Suçlar: Silahlı çatışma içerisinde (karşıt askeri
güçlerden ziyade) sivil nüfusa yönelik eylemlerle işlenen suçlar. İnsanlığa
karşı işlenen suçlar 'savaş suçlarıyla' çok benzerdir ve genellikle 'savaş
suçlarından' ayırmak zordur.
İnsan Ticareti: Zorla çalıştırma, cinsel kölelik veya ticari cinsel
istismar gibi amaçlarla gerçekleştirilen ticarete verilen isim.
İşkence: Genel anlamda işkence, kişinin kasıtlı olarak bir kişide
fiziksel veya zihinsel olarak ıstırap meydana getirmesi veya ona acı çektirmesi
anlamına gelmektedir. İnsan hakları alanında işkence terimiyle kapsanan şeyin
tanımı ise İşkence ve Diğer İnsanlık Dışı ya da Aşağılayıcı Muamele veya Cezaya
Karşı BM Sözleşmesi’nin 1. maddesinde yer almaktadır. Sözleşmedeki anlamda
işkence eylemi sadece devleti temsil eden bir kişi veya onun adına hareket eden
üçüncü bir şahıs tarafından, belirli bir amaçla (itiraf edinme vb gibi)
gerçekleştirilebilir.
İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Davranışa
veya Cezaya Karşı Sözleşme: İmzacı ülkelerin sınırları dahilinde işkenceyi
önlemeye yönelik etkili tedbirleri almayı gerektiren Birleşmiş Milletler
menşeli, çok taraflı bir antlaşma. Sözleşme, BM Genel Kurulu tarafından 10
Aralık 1984'te kabul edilmiş ve 26 Haziran 1987'de yürürlüğe girmiştir.
Jus Cogens: Uluslararası topluluğun temelini oluşturan ve bir
kenara bırakılamayan değerlere atıfta bulunan bir uluslararası hukuk ilkesidir.
Kardeşlik: Kardeş olma veya ortak bir amaca sahip olma özelliği.
Dayanışma anlamını da içerir.
Kendi kaderini tayin etme: Bir ulusun diğer ulusların isteklerine aldırmadan,
hükümetini kendi hür iradesi ile seçme hakkı.
Klasik Liberalizm: İnsan akılcılığının, mülkiyet haklarının, doğal
hakların, bireysel özgürlüğün, serbest pazarların ve sınırlı hükümetin önemini
vurgulayan bir doktrin.
Kölelik: Bir kişinin başka bir kişinin mülkiyetinde veya mutlak
kontrolü altında bulunma hali.
Kültür Savaşı: Farklı fikirler, felsefe ve inançlara sahip gruplar
arasındaki çatışma. Bu terim bazen siyasi sistem içinde rekabet eden toplumsal
değerler arasındaki çatışmayı ifade etmek için de kullanılır.
Kürtaj: Rahimden bir embriyo veya cenin çıkarılarak gebeliğin
sonlandırılması.
Lahey Anlaşmaları: 1899 ve 1907 yıllarında Lahey'de imzalanan ve
savaş hukukunun ilk resmi kodlamaları arasında yer alan uluslararası
anlaşmalar.
Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi: İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde
ilan edilen birçok hakkı somutlaştırarak içeriğinde yer veren, yasal olarak
bağlayıcı bir antlaşmadır. Anlaşma, kendi kaderini tayin hakkının; hayat hakkının;
ölüm cezası ile ilgili af talebinde bulunma hakkının; işkenceye maruz kalmama
hakkının; özgürlük ve kişinin güvenliği hakkının; tutuklandıktan sonra hakkında
iddia olunan suçlardan haberdar olma hakkının; yasadışı olarak tutuklanma
durumlarında tazminat hakkının; kişinin kendi ülkesinden kısıtlama olmadan
ayrılma ve kendi ülkesine engelleme olmadan geri dönme hakkının; mahkemede eşit
muamele görmek hakkının; düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkının; örgütlenme
özgürlüğü hakkının; evlenme hakkının; bir vatandaşlığa sahip olma hakkının ve
diğer temel hakların ayrım yapmaksızın yürütülmesini sağlar.
Milletler Cemiyeti: I. Dünya Savaşı sonrasında dünyada barış ve
işbirliğini teşvik etmek için 1919'da Versay Antlaşması tarafından kurulan
uluslararası bir organizasyon. Yapısal zaaflarından kaynaklanan etkisizliği
yüzünden 2. Dünya Savaşı arifesinde fesholdu. 1946'da yerine, önemli ölçüde
farklı yapıya sahip bir örgüt olan Birleşmiş Milletler Örgütü kuruldu.
Nefret Suçu: Irksal, cinsel, etnik, dini veya sosyal bir gruba
karşı önyargılı veya hoşgörüsüzlüğe dayalı nedenlerle işlenen suçların genel
adı.
Onaylama: Çoğunlukla yetkili bir organda yapılan bir oylamayla, bir
anlaşmanın veya bir protokolün kendisine taraf ülke açısından yürürlüğe
girebilmesi için gereken resmi onayı ifade eder.
Otonomi: Karar alma sürecinde önceden belli bir ölçüye kadar
bağımsızlık veya özgürlük, özerklik.
Özel Raportör: Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası
örgütler adına çalışmak üzere atanan ve kendisine belirli bir insan hakları
sorunuyla ilgili araştırma, izleme yapmak ve eylem önermek için belirli
yetkiler tanımlanan kişilere verilen unvan.
Protokol: Bir antlaşmanın onaylanma öncesi ilk taslağı ya da
antlaşmadan daha az resmi bir uluslararası anlaşma. 'Protokol' terimi,
devletlerin önceden imzalamış olduğu bir antlaşmaya yapılacak, katılımı isteğe
bağlı ek anlaşmalara atıfta bulunmak için de kullanılabilir.
Rendisyon: Yabancı bir suçlu veya terör şüphelisini, mahkumlara
insani muameleler konusunda daha az titiz düzenlemeler yapan ülkelere gizli
olarak sorgulanmak üzere gönderme uygulaması. Özellikle ABD hükümetleri
tarafından sıklıkla uygulanmıştır.
Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi: Birleşmiş Milletler kararı
uyarınca 1994 yılında Ruanda'da işlenen ve bir milyona aşkın cana mal olan
soykırımdan sorumlu kişilerin yanı sıra bu ülkede uluslararası insancıl hukuka
karşı işlenen diğer suçların faillerini yargılamak için kurulan uluslararası
mahkeme.
Savaş Hukuku: Savaşın taraflarınca icra edilebilecek haklı
eylemlerin türünü ve kapsamını sınırlayan Cenevre ve Lahey Sözleşmeleri
tarafından saptanan savaş davranış standartları.
Savaş Suçları: Cenevre Sözleşmesi ve Lahey Sözleşmelerinin saptadığı
savaş yasalarına ve geleneklerine aykırı hareketler. Bu suçlar arasında, askeri
gereklilikle meşrulaştırılamayacak biçimde şehirlerin veya kasabaların tahrip
edilmesi, sivillerin hedef alınması ve öldürülmesi, işkence yapılması, teslim
olan bir savaşçının öldürülmesi, dini kurumların veya eğitim merkezlerinin
tahrip edilmesi ve kamu ya da özel mülkiyete konu malların yağmalanması
sayılabilir.
Srebrenitsa Katliamı: Bosna'daki savaş sırasında Temmuz 1995'te
Sırp Ordusu tarafından Srebrenitsa kasabasında yaklaşık 8.000 kişi katledildi.
Birleşmiş Milletler'in Srebrenitsa'yı güvenli bölge ilan etmiş olması ve 400
silahlı Hollanda barış gücü askerinin bölgedeki varlığı katliamı
önleyememiştir.
Sivil Toplum Kuruluşu (STK): Devletlerden, hükümetlerden, resmî
kurumlardan ve bunların organlarından bağımsız olarak örgütlenerek sosyal,
politik, kültürel, hukuki ve çevrenin korunması gibi başlıklarda yürüttükleri
faaliyetlerle hak savunuculuğu yapan, kar amacı gütmeyen, gönüllü
organizasyonlar.
Tek Taraflı: Yalnızca bir taraf tarafından icra edilen veya onunla
ilgili olan işlem veya eylem.
Sınırlandırılamaz Haklar: Herhangi bir koşulda elden alınamayan
veya sınırlandırılamayan hakları ifade eder. Örneğin, yaşama hakkı ve
soykırımdan azade olma hakkı çok önemlidir, bu nedenle herhangi bir sınır
koyulamaz.
Soğuk Savaş: Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği
arasındaki ilişkiyi II. Dünya Savaşı'ndan 1990'a kadar tarif etmek için
kullanılan ve asla tam ölçekli bir silahlı savaşa dönüşmeyen yoğun siyasi
karşıtlığı ve askeri rekabeti anlatan bir terim.
Sosyal Güvenlik: Kamu fonları tarafından yürütülen programlar ve
doğrudan ödemeler ve / veya işverenlerden ve çalışanlardan alınan ödemeler
yoluyla hükümet tarafından bireylerin ekonomik güvenlik ve refahının
sağlanması.
Soykırım: Bütün bir ulusun, ırkın, etnik veya dini bir grubun
ortadan kaldırılması için sistematik, planlı ve kasıtlı imha veya yok etme
girişiminde bulunma veya komplo. 1948’de imzalanan Birleşmiş Milletler Soykırım
Suçunun Engellenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nde (SSECS) hukuksal bir
tanım bulunmaktadır. Sözleşmenin 2. maddesi soykırımı “ulusal, etnik, ırksal ve
dinsel bir grubun bütününün ya da bir bölümünün yok edilmesi niyetiyle
girişilen şu hareketlerden herhangi biridir: grubun üyelerinin öldürülmesi;
grubun üyelerine ciddi bedensel ya da zihinsel hasar verilmesi; grubun yaşam
koşullarının bunun grubun bütününe ya da bir kısmına getireceği fiziksel yıkım
hesaplanarak kasti olarak bozulması; grup içinde doğumları engelleyecek
yöntemlerin uygulanması; [ve] çocukların zorla bir gruptan alınıp bir diğerine
verilmesi” şeklinde tanımlar.
Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi: Soykırımı
tanımlayan ve yasaklayan Birleşmiş Milletler menşeli çok taraflı bir antlaşma.
Aralık 1948'de BM Genel Kurulu tarafından kabul edilmiş ve Ocak 1951'de yürürlüğe
girmiştir.
Sözleşme: İki veya daha fazla devlet arasındaki uluslararası
anlaşma.
Tahkim: Anlaşmazlık taraflarının, farklılıklarını, karşılıklı rıza
ile üzerinde anlaşmaya varılan tarafsız bir kişinin veya grubun kararına sunma
süreci.
Tamamlayıcılık: Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (ICC) yalnızca
devletlerin ICC'nin yargı yetkisi altındaki suçları, kendi başlarına
yargılamaya isteksiz olduğu veya gücünün yetmediği durumlarda harekete
geçebileceği ilkesi. Bu ilke ICC'yi yalnızca bir devlet kendi başlarına hareket
etmeyeceği veya edemeyeceği durumlarda ve son çare olarak kullanmak fikrine
dayanmaktadır.
Tavsiye Usulü: Tarafları içermeyen ve dolayısıyla bir davacı ya da
sanık olmayan bir işlem. Bu tür davalarda mahkeme tarafından üretilen görüşler
doğası gereği tavsiye niteliğinde olup, anlaşmazlığa yasal olarak bağlayıcı bir
çare bulunmayan bir durumla ilgili olarak yasanın ne olduğuna dair bir bildirim
sunmayı amaçlamaktadır.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV): 1990 yılında Ankara merkezli
olarak kurulan, işkence görenlerin tedavisi, mağdur yakınlarının ruhsal
rehabilitasyonunun sağlanması, işkence vakalarının ve diğer insan hakları
ihlallerinin raporlanmasını amaç edinen vakıf.
Uluslararası Askeri Mahkeme: II. Dünya Savaşı’nın Avrupa cephesinin
muzaffer müttefikleri tarafından savaş ve insanlık suçlarından sorumlu olarak
nitelendirilen Nazileri yargılamak için kurulan mahkeme. Genellikle bu mahkeme,
duruşmaların yürütüldüğü Alman kentinin adından esinlenilerek Nürnberg
Mahkemeleri olarak adlandırılır.
Uluslararası Adalet Divanı: Birleşmiş Milletlerin, uluslararası
hukukla ilgili sorunlar konusunda devletler arasındaki uyuşmazlıkları
değerlendirmekle yükümlü olan ilk yargı organı. Mahkeme, bireyler üzerinde
yargı yetkisine sahip değildir ve bireylerin bu mahkeme önünde dava açması
konusunda hiçbir dayanak yoktur.
Uluslararası Ceza Mahkemesi: Antlaşmaya taraf 104 ülke tarafından
yaratılan kalıcı bir uluslararası mahkeme. Anlaşma, Temmuz 2002'de yürürlüğe girmiştir.
UCM, anlaşmaya taraf olan ülkelerin dahil olduğu savaş suçları, insanlığa karşı
işlenen suçlar ile soykırımla ilgili suçlarda, bu suçları soruşturma konusunda yargı
yetkisine sahip ülkelerin yargılama yapmaması ya da yapamaması durumunda yargı
yetkisine sahip olur.
Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü: Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni
kuran çok taraflı antlaşma.
Uluslararası Haklar Kanunu: BM çerçevesinde imzalanan Ekonomik,
Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi ve Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’ni
birlikte ifade ederken kullanılan terim.
Uzakdoğu için Uluslararası Askeri Mahkemesi: II. Dünya Savaşı’nın
Pasifik cephesinin muzaffer müttefikleri tarafından savaş suçlarından ve insanlık
suçlarından sorumlu olarak nitelendirilen Japonya İmparatorluğu'nun liderlerini
yargılamak için kurulan mahkeme. Genellikle, duruşmaların yürütüldüğü
Japonya'nın başkentinden esinlenilerek Tokyo Mahkemeleri olarak anılır.
Vazgeçilemez Hak: Başka birine devredilemeyen veya reddedilemeyen
hak. Vazgeçilemez haklar, her bir kişiye aittir ve hiçbirinden alınamaz.
Yadsınabilirlik: Bir yasanın veya hakkın, kapsamını sınırlayan veya
onun yararını ve gücünü kısıtlayan daha sonraki bir yasa ile değiştirildiği
davranış.
Yasadışı Savaşçılar: ABD kuvvetleri tarafından yakalanan ve
terörist olduğu iddia edilen düşmanlar için kullanılan sınıflandırma. Bu
sınıflandırma kapsamında olduğu kabul edilenler, savaş esirlerinin veya diğer
"yasal" düşman savaşçılarının yakalanmaları ertesinde Cenevre
Sözleşmeleri’yle sahip oldukları yasal korunmadan mahrum bırakıldıkları için
birçok insan hakkı ihlaline maruz kalmışlardır (bkz. Guantanomo Hapishanesi ve
Ebu Gureyb Hapishanesi maddeleri).
Yasal Savaşçılar: Cenevre Sözleşmeleri ve Lahey Sözleşmeleri’nde
vücut bulduğu düşünülen savaş hukukuna göre hareket eden muharip güçlerin
mensupları. Bu tanımlama ile söz konusu sözleşmeler uyarınca bu kişiler
açısından yasal bir koruma oluşturulmaktadır. Bu koruma esir edilip, yasal bir savaşçı
olarak sınıflandıran herkes için geçerlidir.
Yerindenlik İlkesi: Bir konunun en düşük veya en küçük yetkili makam
tarafından ele alınması ilkesi. Uygulamada bu, ulusal sorunlar (savaş veya
ulusal güvenlik gibi) ulusal hükümet tarafından ele alınırken, yerel sorunların,
yerel yetkilerce çözülmesi gerektiği anlamına gelir. Uluslararası Ceza
Mahkemesi bağlamında bu terim, Mahkeme’nin konusuna giren bir suçlamada
Mahkeme'nin yargılama yetkisini kullanması noktasında, sadece ilgili ülkenin bunu
yapmak istemediği ya da yapamadığı hallerde Mahkeme’nin yetkili olmasını ifade
eder.
Yerli Halk: Sömürgeci toplumlar tarafından ele geçirilmeden önce bu
topraklarda yaşayan ve kendilerini şu anda bu toprakları yöneten toplumlardan
farklı olarak gören insanlar.
Yorumlar
Yorum Gönder