İşkence yasağı

İşkence yasağı


Kimse işkenceye veya diğer acımasız, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele ya da cezaya maruz bırakılamaz. Bugün işkence yasağının, hiçbir devletin görmezden gelemeyeceği bir insan hakkı normu olduğu söylenebilir. Buna karşın bu konuda Dünyanın her yerinde, her gün sayısız ihlalle karşılaşılmaktadır.  Bu yüzdendir ki, birçok STK ve insan hakkı savunucusu aktif olarak her türlü işkence ve bedensel cezaya karşı aralıksız mücadele etmektedir. Bu bağlamda, 1984'te kabul edilen “İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Davranışa veya Cezaya Karşı BM Sözleşmesi” işkenceyi önlemeyi ve işkence yapan veya geçmişte işkence yapmış olan kişilerin cezalandırılmasını sağlamak için bir önlemler sistemi oluşturmayı amaçlıyor.

İşkence terimiyle kapsanan şeyin tanımı İşkence ve Diğer İnsanlık Dışı ya da Aşağılayıcı Muamele veya Cezaya Karşı BM Sözleşmesi’nin 1. maddesinde yer almaktadır; işkence, kişinin kasıtlı olarak bir şahısta fiziksel veya zihinsel olarak ıstırap meydana getirmesi veya ona acı çektirmesi anlamına gelmektedir. Sözleşmedeki anlamda işkence eylemi sadece devleti temsil eden bir kişi veya onun adına hareket eden üçüncü bir şahıs tarafından, belirli bir amaçla (itiraf edinme gibi) gerçekleştirilebilir.

İnsanlık dışı veya aşağılayıcı muamele veya ceza terimleri tanımlanmamıştır ve bir açıdan bakıldığında işkence ile insanlık dışı veya onur kırıcı muamele arasındaki fark belirgin değildir. Onur kırıcı muamele, korku, acı veya aşağılanma ya da aşağılık hissi veren herhangi bir eylemdir. İnsanlık dışı veya alçaltıcı olarak nitelendirilebilmek için ceza veya muamele belirli bir şiddette olmalıdır. Davranışın insanlık dışı muamele olup olmadığının belirlenmesi, bu muameleye tabi kişinin yaş, cinsiyet ve sağlık durumu gibi faktörlerle birlikte kullanılan yöntemler ve cezanın süresinin de dahil olduğu değişkenler göz önünde bulundurularak, her bireyin durumuna göre ayrı ayrı yapılacak bir değerlendirmeyle mümkün olacaktır.

Tecavüz ve cinsel istismarın diğer biçimleri, özellikle kadınlara yöneltilen, yaygın olarak meydana gelen işkence biçimidir. Amaç ne olursa olsun, işkence şekli veya diğer zalimane veya onur kırıcı muamele hiçbir şekilde kabul edilebilir değildir.

İşkenceye karşı yasak, belirli bir ülkeye iade edilecek olursa işkenceye veya diğer insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleye tabi tutulacağına inanmak için mantıklı sebepleri bulunan bir kişi için önemlidir. İşkence ve Diğer İnsanlık Dışı ya da Aşağılayıcı Muamele veya Cezaya Karşı BM Sözleşmesi (3. madde), bu tür durumlarda yukarıda detaylıca ele aldığımız üzere sınır dışı edilmeye karşı özel bir yasak içerir.

İşkence ve Diğer İnsanlık Dışı ya da Aşağılayıcı Muamele veya Cezaya Karşı BM Sözleşmesi’nin 17. maddesi uyarınca Devletlerin Sözleşmede ortaya konan esasları nasıl uyguladığını incelemek üzere İşkenceye Karşı Komite’yi kurmuştur.

Sözleşmeci Devletler, Sözleşmenin uygulanması için alınmış ve alınmakta olan tedbirleri İşkenceye Karşı Komite’ye düzenli raporlar halinde sunmakla mükelleftir. Rapor gözden geçirildikten sonra, Komite sorguları yapmak ve açıklama talep etmek için söz konusu hükümetin temsilcileriyle toplanır. Komite incelemesinin tamamlanmasından sonra, Komite, devletin Sözleşmenin uygulanmasına ilişkin 'sonuç gözlem ve tavsiyelerini' sunar.

Benzer bir komite de İşkencenin Önlenmesi Avrupa Komitesi’dir. Bu komite, Avrupa Konseyi çerçevesinde, 1987 yılında kabul edilip 1989'da yürürlüğe giren “İşkencenin ve İnsanlık Dışı Veya Onur Kırıcı Muamele ve Cezanın Önlenmesi İçin Avrupa Sözleşmesi” uyarınca oluşturulan bir insan hakları komitesidir.

Komite bu sözleşmeye taraf ülkelerde işkence ve benzeri uygulamaların olması olası sivil ya da askeri gözaltı merkezleri, hapishaneler, hastaneler, akıl hastaneleri, göçmen misafirhaneleri vb. tutma yerlerine programlı ya da önceden haber vermeksizin (ad hoc) ziyaretler yapmaktadır. Bu ziyaretlerin amacı, hazırladığı raporlar ve bu raporlarda yer alan tavsiyeler yoluyla işkencenin önlenmesi konusunda uluslararası denetim ve işbirliği sağlamaktır. Komite, ilgili taraf devlet işbirliği yapmaktan kaçınırsa ya da Komite'nin tavsiyeleri doğrultusunda durumda iyileştirme yapmazsa, kamuoyuna açıklama yapmaya karar verebilmektedir.







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İngiliz Haklar Bildirgesi (Dilekçesi) (1628) (Petition of Rights)

Çocuk Hakları

İlk İnsan Hakları Belgesi: Cyrus (Kiros) Silindiri